Header Ads

TÜRK KAHVESİ

TÜRK KAHVESİ
TÜRK KAHVESİ - "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" denir...

Türk kahvesinin ülkemizde ne denli vazgeçilmez olduğunu tarihini inceleyince de görüyoruz. Bir açılıp, bir kapatılan kahvehanelerden bugüne gelen bol köpüklü kahvemizi ne kadar tanıyoruz? Dünya'da "Türk" adının sık sık geçtiği bir konudur kahve, Türk kahvesinin adını ve ününü duymayan azdır. Fakat gerçek tadını bilenlerin sayısı da bizi hayal kırıklığına uğratmaktadır. Geleneksel Türk kahvesinin hazırlanışı, pişirilmesi, sunulması, araç ve gereçleriyle ayrı bir kültürdür. Kahvemizin Türkiye'den önce Arap Yarımadası'nda Mısırve Hindistan'da 'kahve' adıyla anıldığını biliyoruz. Önceleri dövülüp, toz haline getirilen kahvemiz bir nevi ezesi yapılarak ekmek üstüne sürülüp yeniyormuş.

Kahvenin Türkiye'ye ilk kez; "Hüküm" ve "Sems" adlı iki Suriyeli tarafından 1555'te getirildiği rivayet edilir. Diğer kaynaklar ise Yemen valisi Özdemir Paşa tarafından getirildiğini kaydeder. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1517'de Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirmiştir.

Kahve, kısa zamanda itibarlı bir içecek olarak saray mutfağında yerini aldı ve büyük ilgi gördü. Saray görevleri arasına "kahvecibaşı" adında bir de rütbe eklendi. Padişahın ya da bağlı olduğu devlet büyüğünün kahvesini pişirmekle görevli olan kahvecibaşı, sadık ve sır tutmasını bilenler arasından seçilirdi. Osmanlı tarihinde kahvecibaşılıktan sadrazamlığa yükselenlere bile rastlandı.

Bundan çok eski yıllar önce Tahtakale'de açılan ilk kahvehane yalnız halkın değil müderris ve kadı gibi okumuş kesimin ilgisini çekmiştir. Ne olduğu tam olarak bilinmeyen bu yeni madde bir haram sayılacağı bahanesiyle din adamlarınca yasaklanmıştır. Ayrıca rivayete göre bu dönemde kahve taşıyan gemiler dipleri delinerek batırılmıştır.

Tüm bu gerici zihniyetler bir yana öte yandan da Türk kahvesinin çekirdek durumunda pişirilme aşamasına kadar kullanılan araç ve gereçler gerçek bir mucize oluşturacak niteliktedir. Bakır ve pirinçten yapılan su ibrikleri, cezve, fincan askılarının karekteristik özellikleri vardı. Bu fincanlar tamamen Türk zevkine uygun biçim ve motiflerle imal ediliyordu.

İstanbul'a gelen Venedikli tacirler, çok sevdikleri bu içeceği Venedik'e taşıdı. Böylece Avrupalılar kahveyle ilk kez 1615'te tanışmış oldu. Önceleri limonata satıcıları tarafından sokaklarda satılan kahve, 1645'te açılan İtalya'nın ilk kahvehanesinde yerini aldı. Kısa zamanda sayıları hızla çoğalan bu kahvehaneler de; diğer pek çok ülkede olduğu gibi özellikle sanatçıların, öğrencilerin ve her kesimden halkın bir araya gelerek sohbet ettikleri en gözde yerler oldu.Kahve Paris’e 1643, Londra’ya 1651’de ulaştı.

Avrupalılar dünya çeşitli yerlerinde kahve plantasyonları kurdular. Cava’da 1712 yılında kahve tarımı başladı. Hollanda Cava ve Doğu Hint Adaları’nda, Fransa Antillerde kahve yetiştirdi.

Gelelim kahvenin yapılışına... Tiryakisine yakışır bir kahve ağır ateşte15-20 dk pişirilmeli, sık sık ateşe sürülüp çekilmelidir. Günümüzde kahve pişerken içine 1 kaşık şeker katmak kural haline gelmiştir. Eski türk kahveleri ise genellikle şekersiz olurdu. Bunun yerine öncesi veya sonrasında lokum yemek geleneği vardı. Ancak nasıl pişirilirse pişirilirsin köpüksüz bir türk kahvesi düşünülemezdi. Şayet kahvenin değişik ve güzel bir koku taşıması isteniyorsa fincanın dibine yerleştirilen mahfazanın içine yerleştirilen amber, yasemin gibi koku veren maddeler kullanılırdı. Türk kahvesinin yapımı kadar sunuluşu da gerçek bir geleneksel tören havasında olurdu. Bu tören kahvenin kavrulmasında, pişirilip fincanlara konması ve konuklara ikramına kadar tatlı ve telaşlı safhaları kapsamaktadır.

Örneğin; temeli esk adet ve usulerimize dayanan kız isteme merasimlerinde de kahveyi evlenecek kızın taşıması, o ustalık ve kahveyi lezzet geleneklerimizin haka sürdürülmekte olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Türk kahvesinin içiminden sonra ki bir başka bir gleneğin özelliklekadınlar arasında sürdürüldüğü,herkesçe bilinen kahve falıdır. Kahve telvesinin fincan içinde ve fala bakmak üzere fincan tabağı ters çevrildiğinde oluşan izler ve işaretler yorumlanarak anlatılır. Araştırmalardan da anlaşıldığına göre kahve falı Türk-Osmanlı dünyasında görülmektedir.

Türk kahvesinin ayrıcalığını belirleyen noktaları özetlersek diyebiliriz ki; Türk kahvesi geçmişi çok eski zamanlara dayanan, Türklerce benimsenmiş ve toplumumuza yerleşmiş önemli bir kültür.. Birçok gelenek ve göreneğimize katkıda bulunur. Ayrıca sağlığı tehdit edecek hiçbir yanı yoktur. Teskin edici ve dinlendirici özellik taşır. Sindirime yardımcı olur. Şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Yerinde ve zamanında içildiği takdirde olağanüstü keyif verici yönüyle ün yapmıştır..

Bu arada; 16. yüzyıldaki bir rivayete göre de kahveyi içen ilk kişi peygamber Hz. Süleyman'dır (a.s). Hz. Süleyman (a.s) yolculukları sırasında uğradığı bir şehirde şehrin sakinlerinin bilinmeyen bir hastalığa yakalandığını görür ve Hz. Cebrail’in (a.s) buyruğu üzerine Yemen'den gelen kahve çekirdeklerini kavurarak bundan hazırladığı içeceği hastalara verir. Bunu içen hastalar iyileşirdi.

Türk Kahvesi

Türk Kahvesi

Hiç yorum yok